|
Nicesinin sevdası, ezberdeki şiir: Kayseri |
|
 |
Gelin gibi beyazlar giyinen Erciyes'te saklıdır biraz Kayseri'nin sırrı; Kültepe'de binlerce yıl sonra gün ışığıyla buluşan medeniyetin zenginliğini geçmişinde taşırken... Zamanı yüzlerce yıl öncesine götüren gizemdir Kayseri; Selçuklu'nun taşa hayat veren ustalılığını hayranlıkla izlerken... İnşa oldu olalı kapıları hiç kapanmayan camilerden yükselen ezan sesi; uzak memleketlerden gelip, bir nefeslik huzur uğruna bağrında soluklanan kervanların uğrak yeri; Emir Melik Gazi, Gıyaseddin Keyhüsrev, Gevher Nesibe, Keykavus, Keykubat, Ahi Evran, Mevlana'nın hocası Seyyid Burhaneddin, Tennuri ve daha nicesinin sevdası, ezberindeki şiir; gurbettekinin özlemidir Kayseri... |
|
 |
|
|
|
 |
|
Bazılarımıza bir otobüs, bazılarımıza bir uçak, bazılarımıza ise yalnızca bir durak ötedeki güzelliklerin farkına vardığımızda, bu cennet vatanın bir retorik veya ağızlara pelesenk olup değer kaybeden bir ezber değil; su kadar gerçek, bize adeta altın tepside sunulan bir şans olduğunu bir gün hep beraber anlayacağız elbet...
İşte o zaman bu vatanı daha da çok sevecek, bu topraklara daha çok sarılacağız.
Develi Ulu Camii’nde, Ayşepınar’da, Soğanlı Vadisi’nde, Gereme’de insanoğlunun taşla imtihanına tanık olduğumuzda; Kapuzbaşı’nda, Kızılırmak’da doğanın suyla dansını izlerken hayrete düştüğümüzde; Kültepe’de binlerce yıl geriye gidip, asırlar sonra gün ışığıyla buluşan bir medeniyetin izlerini takip ettiğimizde, Kayseri’nin de, Anadolu’nun da, Türkiye’nin de ne demek olduğunu bir kez daha anlayacağız elbet...
İşte o zaman Yaradan'a şükür, bu mirası bırakana dua edeceğiz. |
|
 |
|

|
|
 |
|
Günlerce, aylarca ve büyük bir sabırla dünyanın en güzel halılarını ilmik ilmik örenlerin sebatını anlamaya çalıştığımızda; sadece yıllarını değil, mesleğine ömrünü adayan birbirinden değerli akademisyenlerin toprağı adeta “tırnaklarıyla kazıyarak” gün ışığına çıkardıkları çivi yazılı tabletlerle insanlık tarihine nasıl ışık tuttuklarını kavradığımızda, bir an için durup düşüneceğiz elbet...
İşte o zaman, bu ülkenin aydınının da, köylüsünün de ortak paydasını yeniden keşfedecek; duruşlarındaki mütevazılığın nasıl bir yürek zenginliğinden kaynaklandığını içimize sindirirken, o emeğin karşısında saygıyla eğileceğiz. | |
 |
|

|
|
 |
|
Erciyes’in doruğuna erişince, Anadolu’nun göz alabildiğine uzayıp giden bozkırlarına bakarken hayallerimizin sınırlarını zorlayacak, Sultansazlığı’nda bir nefes soluklanıp uzak diyarlara yolculuğa kanat açan binlerce göçmen kuşla birlikte uçmak isteyeceğiz elbet.
İşte o zaman bu memleketin dağına, taşına; suyuna, toprağına; ilkyazı müjdeleyen kardelenine, uçan kuşuna “severek” sahip çıkacağız. |
|
 |
|

|
|
 |
|
Kayseri’nin dört bir yanına serpiştirilmiş gibi duran hanlar, hamamlar, kervansaraylar ve kümbetlerin kapılarında taşa bezenen ustalığı, yüzlerce yıl öteden bu güne taşınan estetik ve zerafeti görüp hayrete düşecek; bin yılı devirmeye hazırlanan vakur camilerinin huzura açılan kapılarından geçerken; başka hiçbir coğrafyaya bahşedilmemiş bu eşsiz toprakların değerini bir kez daha fark edeceğiz.
İşte o zaman, Kayseri’nin her köşesini bir dantel gibi işleyen “Selçuklu”nun sadece tarih kitaplarında adı geçen bir devlet değil, zamana meydan okurcasına mimari sınırları zorlayan eserleri ve sanat tarihimizi biçimlendiren estetik yaklaşımı ile sahip olduğumuz kültürel mirasa katkı sağlayan büyük bir medeniyet olduğunu kavrayacağız. |
|
 |
|

|
|
 |
|
Misafirperverliği adeta bir vazife bilen Ali Osman’lar ile tanışıp, Silahtar’daki vadide salına salına akan Kızılırmak’ın güzelliğine tanıklık edebilmemiz için bize yoldaşlık eden Mustafa’larla dostluklar kurarken; Anadolu insanını tanıyacağız.
İşte o zaman, bu ülkenin “gönlü zengin, canayakın, yüreği sevgi dolu” insanları ile gurur duyacağız.
“Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş / Kıyamete kadar sökülmez imiş” diyen Seyrani ile “Deli gönül abdal olmuş, Gezer Elif, Elif deyi...” diyerek memleketi karış karış dolaşan Karacaoğlan’ın mısralarını okuyacak; işte o zaman yüreğinin güzelliği ve gönlünün zenginliği ile tevazudan vazgeçmeyen tavrı ister dudaklarından ağıtlara, ister sazından türkülere vursun, bu diyarın tüm aşıklarını anlayacak; sazına, sözüne, sanatına sahip çıkacağız.
O işte öyle bir memleket ki; sahip olduğu eşsiz mirası gezip, görüp yaşamak için yola çıktığımızda, dünü, bugünü, yarınıyla davetkar, bizleri bağrına basmak için bekliyor olacak; nicesinin sevdası, ezberdeki şiir: Kayseri! |
|
 |
|

|
|
|
|
BU KONU HAKKINDA YORUMLAR |
|
|
|
 |
|
|